Yolda yürümeye başlamak gibi yolda kalıp, devam etme tutkusu da benim hayatımda hayal edebilmek ile mümkün. Hayalimin peşinde olduğum bu yolculukta biriktirdiğim hikayelerin hepsi farklı bir deneyimle farklı bir dersle hayatımın tam orta yerinde etkilerini gösterdiler. Geriye dönüp baktığımda, o dönem anlamlandıramadığım deneyimleri ise bir yapbozun parçalarını birleştirir gibi birleştiriyorum. Ne en ufak bir şey öylesine olmuş ne de tesadüf diye bir şey varmış. Öyle ya bunu ergenlik yaşlarımdaki halime anlatsam o uçarı havamla pek değer vereceğimi düşünmüyorum. Felsefeyi hep sevdim, hep soruyu sordum çünkü biliyordum ki soru sorana cevap vardı. Ama zaman içerisinde öğrendiğim şey ise doğru soruyu sorabilmekti. Sorular değişse de cevaplarının özde aynı olduğu bir hayatta, hayatımıza giren insanların ya da yaşadığımız bütün olayların ardındaki kavramları anlamaktı en büyük derslerimden birisi. Bir adım sonrasında ise hayallerim içerisinde, peşinde olduğum kavramları keşfetmekti.
Bir hayal peşinde olmak sizi hayalperest kalma tuzağına düşürebilir fakat hayalde peşinde olduğunuz kavramı anladığınızda ise aradığınız şeyin zaten çok uzağınızda olmadığını bunun şu anda sahip olduklarınızla da mümkün olduğunu görmeye başlıyorsunuz. Bu bence önemli bir aşamaydı hayatımda çünkü hep gelecekte olmak ve yaşanılan deneyimleri oraya göre değerlendirmek ardından geçmişte geleceğin gerçekleşmediği görmek umut konusunda negatif etki yaratabiliyor. Zaten en büyük sorunlarımızdan birisi bu değil mi? Ya geçmişte yaşıyoruz ya da gelecekte. Hayal kurmanın güzel olduğunu herkes bilir, gerçekleştirmek için emek ve sabrın öneminden ise pek bahsedilmez çünkü umut tacirliği kolaydır, en kötüsü ise insanların bunu kendi kendilerine yapmasıdır.
Dışarıdan bakıldığında hep boyumdan büyük işlerin peşinde oldum. Hatta bu konudaki en net eleştiriler bizzat ailemden gelirdi ve yapmak istediklerimin doğru olmadığını ya da gereksiz olduğunu söylerlerdi. Bana göre gereksizlik ya da yanlışlık gibi bir durum söz konusu değildi çünkü söz konusu olan hayallerdi ve oraya giden yollar denenmeliydi. Çünkü biliyordum ki bıraktığımda denemeyi işte o zaman kaybettim demekti. Kaybettiğim şey bir savaş, bir yarış değil de kendim olacaktı. Evet, kendim olmayı kaybedecektim. Bakış açınızın ya da bilinç seviyenizin aynı olmadığı insanlara bunu anlatmak zor fakat ben anlatmak yerine göstermeyi seçtim. Bahsettiğim boyumdan büyük işlerin yüzde 90ını gerçekleştirdim, geriye kalan 10luk kısım ise bana deneyim ve dersler olarak artı bir değerle kaldı. Hiç mi hata yapmadım? Hatalı olduğumu düşünmedim? Defalarca. Dedim ya derslerin bazılarını yıllar sonra anladım ve hiç öyle değilmiş dedim kendi kendime.
Hata yapmak bir sorun değildi ve deneyim kazanma yolculuğunun doğasında olan bir şeydi. Daha genç yaşlarımdaki Ozan için bundan daha zorun en yakınımdakilerin ne yaptığıma dair fikrinin olmamasıydı. Hala da pek olduğunun düşünmüyorum çünkü bu sefer ben onları uzak tutmayı seçiyorum. Etrafınızdaki insanların yaptıklarınızı anlamaması ayrı bir durum üstüne bir de yorum yapma fırsatı verince merhaba kaos. Zaten konuşmayı, yorum yapmayı, bilinçsizce eleştirmeyi seven bir kültürün parçasıyız bunu bile bile artık bu yükü üzerime almamam gerektiğine ve enerjimi düşürecek olan bütün etkenlerle mücadele etmek yerine uzlaşmayı tercih ettim. Savaşmak yerine uzlaşmak inanılmaz bir rahatlık sunuyor, üstüne bir de uzlaşma şartlarını siz kendiniz belirliyorsanız mükemmel bir durum. Kendim belirledim çünkü savaşmayı bıraktığımı ve uzlaştığımı kimse bilmiyor, kendi içimde yaptım hepsini.
Hayaller, hatalar ve yargılar…
Hayali kurduk, yolda hata da yaptık, üzerine bir de yargılarla karşılaştık. Hayali kuran da, hatayı yapıp hata diyen de, yargılamaları aslında kendi içimde kendime yapan da bendim. Bütün adımları tek tek kendim gerçekleştiriyordum. Bir hayalin peşinden gidip, girişimci olup, fikri geliştirdikten sonra yatırım alıp, genç yaşta şirket kurmak yine kendi kendime çok istediğim bir şeydi. Evet aslında bu şirketi kurmak da bir hayaldi ve gerçekleştirdim, sonrasında bence başarısız olması ayrı bir konu. Bu hayali gerçekleştirdiğim dönemde kafam çok karışıktı ve sanırım o dönem görsem daha iyi olacak şeyler vardı ama yine bir sorun yok.
Şimdi kendi kendime diyorum ki o dönem üniversite eğitimimin ne olacağını planlamadım fakat planlamama zaten gerek yoktu. Çalışmalar gayet güzel gidiyor ve işimiz kendini her adımda geliştiriyordu. Üzerine bir de yine benzer konularda farklı alanlarda ben kendimi başarılı hissettiğim adımlar atıyordum. İşte hayalde peşinde olduğum kavramlardan birisi başarılı olmaktı. Yapmıştım, yapıyordum ve yapacaktım da. Böyle hissettiğim bir dönemde pek inanmadığım diplomayı almak için okula gidemezdim. Elektrik-elektronik mühendisliğinden bu sebeple uzaklaştım. Yıllar içinde deneyimlerle bölüm değiştirmeye karar verdim ve endüstri mühendisliğine geçiş yaptım, hayatımda aldığım en iyi kararlardan birisi olabilir. Geçişi yaptıktan bir yıl sonra gerçekleştirmekte olduğumuz işi sonlandırma kararı aldık. Yine bir sorun yoktu ve farklı alanlarda kazandığım deneyimleri kullanarak freelance çalışmaya başladım ve evet tekrardan başarılı hissediyordum.
Ama yine şartlar değişti.
Bu blogta ve LinkedIn yazılarımda okumaya başladığınız değişim sürecinde bir karar vermiştim, üniversite tamamlanacak. Şimdilerde ise eğitimimin tamamlanması için stajlarımı yapacak bir şirket ile anlaşmam gerekiyor. Evet 27 yaşındayım ve deneyimli bir birey olarak stajyer pozisyonu arıyorum. Karşılaştığım sorunlar yaşım, deneyimlerim üzerinden oluyor genelde ama anlaşabileceğimiz bir şirket mutlaka vardır. Ayrıca stajyer olmak isteyen benim, bunu kendi avantajlarına çevirmemeleri de bazen garip geliyor açıkçası. Bütün hepsini düşündüğümüzde bir sorun yine yok.
Hep bir yolunu buldum ve bulacağım. Daha iyisi ise bulduğum yolların olmayan yoldan daha iyi sonuçlar getirmesiydi. Kafamı kurcalayan şeyler ben izin verdiğim sürece bunu yapabilirler o yüzden hayalini yaşayan Ozan için onların pek bir anlamı yok. Yazının başında dediğim gibi hayatın gizli güzelliklerini görmeye başladığınızda başka bir tat geliyor. Hayal kurun, hayalperest kalmayın gidin gerçekleştirin. Hata yapın ama hatalı olarak kalmayın, deneyimi ve dersi kazanmış olun. Yargılamayın, kendinizi sakın yargılamayın. Yine daha önemlisi bir başkasının sizi yargılamasına fırsat vermeyin, olduğunuz gibi kabul edecek insanlarla vakit geçirin. Baktınız yok mu, siz hala kendinizi yargılıyorsunuz demektir. Kendinize dönün ve kendinizi dinleyin.
Ben Ozan Ulaş. Adımın ne ifade ettiğini yıllar sonra keşfettim. Hiç gitmediğim yerlere ulaşacak ve anlatılacak bir hikaye yazıyorum. Bu hikayenin bir parçası olduğunuz için teşekkür ederim.
Yollarımız her zaman aydınlık ve açık…
Hep görebilmek dileğiyle!