Kabul etsek de etmesek de herkesin kendi hayatını yaşadığı bir sistemde bulunuyoruz. İster bir yere gidin ister biriyle evlenin ya da bir işe başlayın; sadece ve sadece kendi seçimlerimizi ve onların sonuçlarını yaşıyoruz.
Bunu kabul etmek biraz zor olabilir ama kendi adıma çok uzun zamandır bunun böyle olduğunu biliyorum. Aslında yaptığımız bütün yolculuklar, yaşadığımız her şey kendimize doğru açılan birer kapıdan ibaret. Bu yüzdendir ki insan her deneyiminden sonra bir sonraki için daha hazırlıklı oluyor. Kimileri buna olgunluk, Joker de insanı öldürmeyen şey tuhaflaştırır diyor.
Kendi yolumuzda yürürken birilerinden fikirler alırız, dinleriz hatta sanki onlarmışız gibi kararlar veririz. Hayatımda çok insan dinledi ama çok az bir kısmının düşünceleri benim için önemliydi. Mentorlük, rehberlik, ustalık büyük sorumluluk. Hem alan için hem veren için. Bugün geldiğim noktada naçizane verebileceğim en büyük tavsiye dinleyin, dinledikten sonra kendi süzgecinizden geçirin. Çocukluğumdan beri hayranlık duyduğum Kızılderililer de diyor ki, başkalarının ayakkabılarıyla kendi yolunda yürüyemezsin. Dön bir bak bakalım, hayat senin peki ya kararlar?